Fatih_Admin (şimdiye kadar 111 posta) | | Ecdadımızın Silinmez İzleri
1976 yılında Suudi Arabistan'ın Cidde şehrinde, deniz suyunu tatlı suya
çeviren bir tesisin açılışından sonra meslektaşları ile sohbete girişen
dönemin Türkiye Büyükelçisi Necdet Özmen'in bir ara söze: "Bu Suudi
Arabistan'ın ilk tuzdan arıtma tesisidir" diye başlaması üzerine
Fransız Büyükelçisinin hayretler içinde kalarak:"No... Sör... Bu Suudi
Arabistan'ın ilk tuzdan arıtma tesisi değildir. İlki Osmanlılar'ın 1800.lü
yılların sonunda yaptığıdır" diyerek ecdadımızın eşsiz mirasından habersiz
yaşayan elçimizi mahcup ettiğini...
Avrupa'da Akıncı Korkusu
1534 yılında Viyana'daki St. Stephen Katedrali'nde. Osmanlı akıncılarının
yaklaştığını görüp çan çalarak haber vermekle vazifeli bir memuriyetin ihdas
edildiğini ve bu memuriyetin ancak 1956 yılında, Viyana Belediye Meclisince.
Artık bir Osmanlı tehlikesi kalmadığından, bu vazifenin lüzumu yoktur" diye
bir karar alınarak iptal edildiğini...
Ağaca Asılan Zekat Parası
Fatih Sultan Mehmet Han devrinde bir Müslümanın. günlerce dolaşıp yıllık
zekatını verebileceği fakir birini arayıp bulamadığını
Bunun üzerine zekatının tutarı olan parayı bir keseye koyarak
Cağaloğlu'ndaki bir ağaca asıp, üzerine de:
"Müslüman kardeşim, bütün aramalarıma rağmen memleketimizde zekatımı verecek
kimse bulamadım. Eğer muhtaç isen hiç tereddüt etmeden bunu al" diye yazdığını..
Ve bu kesenin üç ay kadar o ağaçta asılı kaldığını ,
Ecdadımız Yüz Akımız
Altı asır gibi uzun bir süre üç kıtada hükmünü yürüten ecdadımızın medeniyet
mirasını inceleyip araştırmadan içte ve dıştaki bazı gafil ve hainlerin ona,
"emperyalist" yaftasını yapıştırarak mahkum etmeye çalışmalarına mukabil,
Macaristan İlimler Akademisi tarafından ortaya çıkartılıp yayınlanan bir
belgede belirtildiğine göre, Osmanlı Devleti'nin Macaristan'da hakim olduğu
devirlerde, Macar halkından yılda 7 milyon akçe 21 milyon vergi toplayıp,
buna karşılık aynı yıl Macaristan'a 21milyon akçe yatırım yaptığını..
Orta Çağda Temizlik Farkı
Orta çağda Müslümanların yaşayışları üzerine yapılan bir araştırmada,İslam
dünyasındaki kimya sanayii anlatılırken:
""... Sabuncular loncası, en önemli loncalardan biriydi.
Çünkü Orta Çağ Müslümanları hergün yıkanırlardı ve çamaşırları da sarıkları
da her zaman bembeyazdı. Bu bakımdan onlar o çağın diğer ülke insanlarından
ayrılırlardı.
1600 yıllarına doğru İspanya'da Engizisyon Mahkemeleri Müslüman
İspanyollarla Hristiyan İspanyolları temizliklerine bakarak ayırt
ediyordu... " diye yazdığını..
Neuzü Billah
Timur'un, Nasreddin Hoca'yı huzuruna çağırıp onunla sohbet ederken bir ara:
"Abbasi halifelerinin isimlerinin sonunda 'Allah' lafzı da var. Kimine
el-Mu'tasım Billah, kimine el-Mütevekkil Alellah ve kimine de el-Kaim
Biemrillah deniliyor. Bu lakaplar bizim için de adet olsa acaba bana ne isim
yaraşırdı diye sorması üzerine Nasreddin Hoca büyük bir pervasızlık ve
hazırcevaplılıkla:
"Neuzü-Billah!(Allah 'a sığınırız) lakabı yakışır." diye cevap verir. |